Bu Blogda Ara

7 Ağustos 2015 Cuma

KAMBOÇYA DA ÜÇ GÜN



13 EYLÜL 2011 

     Kamboçya'ya gitmek istiyorsanız bence en güzel yol, Mekong delta... Şayet Vietnamdaysanız ve bu bölgeye tur alacaksanız mutlaka bu ülkeyi deneyimleyin.Eminim pişman olmayacaksınız. Özellikle nehrin, insan ayağının basmadığı noktalardan geçişini izlemek çok zevkli. Mekong nehri öyle anlar geliyor ki hızlanıyor, genişliyor etrafını yıkıp geniş bir yatakta akıyor. Kısacası bu coğrafya da bir tek onun sözü geçiyor.
    Vietnam'da ki kısa bir balık çiftliği turu sonrası yola çıktık. Yaklaşık 15 kişilik bir grup olarak, sakin suları geçtik. Nehir kenarındaki yaşamı gördük.
    Uzun bir yolculuk sonunda -Son Tien'de ki- sınır kapısına geldik. Gemi bizi yüzen bir muhaceret ofisine indirdi. Burada pasaportlarımız alınarak işlem için beklemeye geçtik. Beklemenin sonunda elimizde valizler sınır boyunda yürümeye başladık.Bir süre sonra Kamboçya tarafında pasaport işlemlerinin yapıldığı, geçiş noktasına vardık. Sıra bize gelince. pasaportlarımızı vererek işlemlerin tamamlanmasını bekledik. Yanılmıyorsam pasaportumuza arka arkaya 5 mühür vuruldu. :) ardından kliması bozuk  otobüsümüze binerek,başkent Phom Penh'e doğru yola çıktık. (ilk kez klimanın bozulmasına bu denli sevindik. Ne güzel otobüsün içi sıcacık)
    Kamboçya,yoksul ama gururlu bir ülke.Yol üzerinde epey bir çıplak çocuk gördük hepsi de mutlu görünüyordu. Ayrıca insanları da Vietnamlılar gibi sıcak ve cana yakın.
    Geçmişi, Vietnam'dan çok daha büyük acılarla dolu.Hatta II.dünya savaşında Nazi Almanya'sının uyguladığı soykırımın benzeri burada uygulandı.
       Burası yine Vietnam gibi Fransız kolonisi. İkinci dünya savaşında Japon işgaline uğradı. 1975-1979 yılları arasında Pol-Pot liderliğindeki Kızıl Kmerler ülke yönetimlerinde iken 3,3 milyon kişiyi öldürdü.  Amaç, Kamboçya'yı sadece köylü sınıflarından oluşturmaktı. Bunun için de  ülkedeki tüm bilim adamı,aydın ve sanatkarları, köylü sınıfını oluşturmayan tüm kişileri toplayarak zorla pirinç tarlalarında köle gibi çalıştırdı. Muhalefet edenleri öldürdü. Ayrıca öldürdükleri kişilerin ailelerini ve çocuklarını da katletti ki bu kişilerin intikamını alacak kimse kalmasın.
   Bunların yanında, gözlük saat gibi "teknolojik" tüm aletleri de yasakladı. Ancak ortaçağ zamanından kalma işkenceler, Vietnam işgali ile sonlandı... Kamboçya, kazandığı tüm bilim ve sanat adamlarını kaybetti. Bu kayıp Kamboçya için çok ağır oldu.
   Kamboçya'nın korkutucu ismi işte bu korkunç olaylardan geliyor. Bunun dışında oldukça güzel bir ülke. Gittikçe gelişen bir turizmi ile güneydoğu Asya'nın parlak geleceği olma yolunda.
    Başkent yolunda, önce toprak  geniş bir yoldan geçtik.Burada  direkler üzerinde bulunan ahşap küçük evleri ile yoksul köyler gördük. Yol boyunda her geçtiğimiz yerde bizi izleyen meraklı gözler ve arkamızdan koşarak el sallayan minik çıplak çocuklar ile onlara göz kulak olan daha büyük çocuklar gördük. Tümünün yüzünde o ev sahibinin misafirperver gülümsemesi vardı. Daha sonra
  tek şeritli bir anayol üzerine çıkarak yola devam ettik. Sürücüler araçlarını gerçekten tehlikeli kullanıyorlar. Araç sollamada kesinlikle sınır yok. Karşıdan araba gelmesi de hiç bir anlam ifade etmiyor. Kenarlardan geçip  hiç çekinmeden devam ediyorlar.
  Son derece tehlikeli minibüs yolculuğumuzun sonunda Phom Penh Otobüs istasyonuna geldik. İnanılmaz ve felaket trafiği ile insana kaos ve karmaşanın hakim olduğu düşündüren şehre indik. Etrafımızdan vızır-vızır geçen motorlar kornaları ile arabalar ve hiçbir trafik ışığının kontrol edemeyeceği büyüklükte trafik karmaşası ile esmer yüzlü,kısa boylu sert ve sürekli bir yere yetişme telaşındaki insanların arasında kaldık. Phom Penh'i gezemedik. Otobüsümüz yaklaşık 3 saat içerisinde ayrılacağından, eşyalarımızı alarak hemen yakında bulunan daha sakin bir sokağa girdik. Bir anda dünya değişmiş gibiydi. Karmaşa burada kendini sakinliğe ve yeşilliğe bırakıyordu. Eminim biraz zamanımız olsaydı burada daha çok görecek şey bulabilirdik.
    Otobüsün kalkış vakti ile Siem Reap'e doğru uzun bir yola çıktık. Otobüsün koltuk aralıklarının dar  ve otobüsün içinin soğuk olması yolculuğu epey bir zorlaştırdı. Bir de yaklaşık 3 saat süren dilini ve ana konusunu, görmemize rağmen anlayamadığımız "komedi" filmi de birleşince otobüsün içi soğuk bir  cehenneme döndü..
    Bir kaç durakta durarak ısınıp zaman geçirdik.(klima konusunda şoför ile yaptığım tartışma herhangi bir yere varmadı :) ) Yol üzerinde bir çok karanlık kasaba gördük. Hatta bir çoğunun önünde mum resmi bulunan tabelalar asılıydı. Öğrendiğimize göre bu köylerde elektrik hattı bulunmamakta yani  devlet henüz buralara elektrik getirmemişti. Otobüsümüz bir çok kez böyle yerlerde durdu. Dışarıda, eski gaz lambasına benzer loş ışıkla,yağmur altında yolcularını almaya gelen insanlar gördük.
   6 saatlik yolun sonunda Siem Reap'e vardık. Ancak otelimizden biri bizi gelip almamıştı çünkü Siem Reap terminali aşırı yağıştan dolayı su altında kalmıştı. Bizde orada tanıştığımız diğer 2 gezgin arkadaşla anlaşıp  Tuk-Tuk  ayarladık. Otelimize vardığımızda bizim için akşam yemeği hazırlanmıştı.Oturup yemeğimizi yiyerek ertesi gün için dinlenmeye çekildik.



Kamboçya yolunda

Nehir üstünde hayat


Yalnız bir kayık (Kamboçya-Vietnam sınırı)


Mekong'ta su taşkınları

Nehir kenarında günlük hayat






Kamboçya sınır kontrol noktası









Phom Pehn'de açık lokantlar

Siem Reap yolunda nehir kenarı bir köy



Otobüsten yolcu alma...





14 EYLÜL 2011
      The Sinh Tour'a ait ayni isimli otelimizden alınarak, Angkor Wat'a doğru yola çıktık. 
     Angkor Wat,12 yüzyılda kral II. Suryavarman tarafından inşa edildi. Khimer mimarisinin en güzel örneklerinden olup, UNESCO tarafından dünya mirası listesinde yer almakta. 
   Bu ihtişamlı tapınağı günde binlerce kişi ziyarete gidiyor ve bizde onlardan biri olduk.İçi su dolu  hendeğin tam ortasında,tanrıların kaldığı dağı simgeleyen 3 kulesi ile karşımıza çıktı.Karşıdan bakıldığında  etkileyici bir mimariye sahip. Angkor Wat'a bir köprüden ulaşılıyor. 
    Tapınağın her taşı en küçük ayrıntısına kadar özenilmiş ve öyle oyulmuş ve yerleştirilmiş. Hemen her taşın üzerinde oyma binlerce tasvir var. Yılan ve Aslan figürleri ile binaların her yerinden taşan ayrıntılar. 
   Angkor Wat'tan sonra,Kamboçyanın bir diğer ünlü tapınağı Bayon'a gittik. Bu tapınakta bulunan kulelerin Buddha'nın  yüzü sembolize edilmekte, ayrıca muhteşem kabartmalar ve heykeller bizi gerçekten çok etkilemişti.
    Öğle yemeği sonrasında odamızdan para çalınması keyfimizi kaçırdı. Polis çağırdık yanılmıyorsam 5-6 polis bu iş için gelmişti fakat bir sonuca varamadık. Yapacak bişey olmadığından biz turumuza geri döndük..
   Daha sonra bizi gerçekten hayretler içerisine düşüren Ta Phom tapınağına gittik. Bu tapınağı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği, hemen hemen tüm binayı saran ağaç kökleri. Buraya geldiğinizde, sizi oldukça etkileyici bir manzara karşılayacaktır. Ayrıca, Angelina Jolie'nin başrolünü oynadığı Tomb Raider filminin bazı sahneleri de burada çekildi. 
   Bu ziyaretimizden sonra, güneşin batışını en iyi görebileceğimiz yer olan,Phnom Bakheng tapınağına geldik. Etrafımız oldukça kalabalık. Yavaşça güneşin bulutların arasından kaybolmasını izliyoruz. Fakat o derin turuncu rengi yakalayamadık :(
   Gecesi, Apsara gösterisini izlemek üzere dev bir restoren gidiyoruz. Burası açık menü uzak doğu mutfağının tüm örnekleri var. Kalabalık arasında, Kamboçya yerel dansını doyasıya izledikten sonra otele gelip gece marketine gittik. Night Markete giderken yol üzerinde, bir çok gece kulübü  gördük ve yerli genç kızlar... Night Market oldukça kalabalıktı. Daha çok hediyelik eşyalar satılan bir yer. Bunun dışında oldukça ucuza masaj yaptırabilirsiniz. 
    Buranın halkının bir kısmının fakirlik yaşadığını görmek bizi üzdü. Özellikle, rehberimizin bize anlattığı maaşlar konusu gerçekten çok korkunç 50-60 Usd maaşlardan bahsedilmekte. Buna rağmen her şeyin fiyatı size yüksekte gelebilir. Turiste satılan bir şişe şarap kadar maaşın verildiği bir ülke...
   Bu arada burada Amerikan doları, piyasada yerel para gibi işlem görüyor. Hatta bir çok ürünün üzerinde yazan fiyatlar Amerikan doları cinsinden.

Angkor Wat






Angkor Wat






Bayon Tapınağı








Ta Prohm Tapınağı










Apsara Show






Night Market

Gece Markette masaj






15 EYLÜL 2011
    Kamboçyada ki son günümüzde, etrafı biraz gezip dolaştık.Bir kaç hediyelik aldıktan sonra havalimanına gitmek üzere otelden ayrıldık.
    Kamboçya'ya bir başka baharda tekrar gelmek üzere ayrılıyoruz. Burasını açıkçası eksik bıraktık. Daha gezip dolaşacak çok yer vardı. Ulaşım konusunda sıkıntı yaşayabileceğimiz kaygısıyla burada ki tatili kısa kesmek zorunda kaldık. Lonley Planet bize epey bir yer tavsiye etmesine rağmen, yol ve otobüslerin durumu bizi biraz ürküttü ama son yıllarda gelişen turizmi ile bu problemlerin bir çoğunun aşıldığı düşüncesindeyim. Umarım ileride tekrar buralara geliriz...





Siem Reap Havalimanı

Hanoi'ye dönüş