Bu Blogda Ara

4 Temmuz 2015 Cumartesi

ADIM ADIM TAYLAND 12.07.2014


GİRİŞ:

  Her zaman kalbimize sorduk en iyi rotayı hep o belirledi...

    Tayland, limon otu kokusu ile tütsülenen mistik tapınakların, garip adaların muhteşem denizlerin,nehirlerin ve ormanların ayrıca güler yüzlü insanların ülkesi. Her adımınızı attığınız yerde sizi şaşırtacak derece güzellikler saklayan yerlerin ülkesi. Tayland sadece çılgın gece hayatının yaşandığı bir balayı rotası değil ayrıca vahşi güzelliğe sahip bir ülke.

    Taylanda yaklaşık 6 aylık bir planlama sonunda 3+1 kişi (daha doğmayan kızımızla) gittik. Tatilimizi genelde yaptığımız tüm planlamalara rağmen orada karşılaştığımız ve tavsiyelerinden yaralandığımız kişilerin yardımlarıyla şekillendirdik ve güzelleştirdik. Size ilk tavsiyem yapacağınız seyahatlerde yeni insanlarla tanışın. Göreceksiniz sizin onlara onların size anlatacağı ne çok deneyim var. Bu yolla tatilinizi gerçekten çok ucuza getirebilirsiniz.
Tayland tatili ilk Fotoğraf



 
Gezi ekibimiz :)















TAYLAND VİZESİ:  Taylanda gitmek isteyen arkadaşlar, Kıbrıs,Tayland Büyükelçiliği :http://www.embassypages.com/missions/embassy15064/ Ankara için:  http://www.embassypages.com/missions/embassy13988/, Bununla birlikte Güney Kıbrıs Pasaportu ile Türkiye üzerinden uçak değişerek gidecekseniz, Türkiyede ki  havalimanına indiğinizde Türkiye Vizesi almanız gerekmektedir. KKTC pasaportu ile Taylanda uçmanıza izin verilmeyebilir. En güzeli Elçilikten Vize almak 1 haftada çıkabiliyor. Taylanda indiğinizde de alabiliyormuşsunuz ama hiç kasılmaya gerek yok.

12-13  TEMMUZ 2014 

       Yolculuğumuz Lefkoşa Ercan Hava Limanından başladı.Yolculuğumuzun ilk adımında Türk Hava Yolları ile Sabiha Gökcen Hava Limanına vardık. (Bilet Íki kişi 360 tl Gidiş-Dönüş) Sabiha Gökçen Havalimanında 7 saatlik bir beklemenin ardından Qatar Havayolları ile esas hedefe varmak için yola çıktık. (Qatar Bileti iki kişi :1018 euro Gidiş-Dönüş) Qatar uçuşumuz Doha Havalimanında aktarmalıydı. Burda Kısaca Havayollarından bilgi vermek istiyorum. Türk Hava yollarının kalitesi gerçekten tartışılmaz.Bununla birlikte Qatar Hava Yolları da oldukça güzel bir hizmet veriyor. Türk Hava Yollarının ikramları ve uçak içi eğlence sistemi ile bilet parasını sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum. Ayni şekilde Qatar Hava Yolları ikram ve uçak içi eğlence sistemleri çok göz doldurucu. (Sadece Türkçe dil desteği yok) Bu rotayı izleyecek arkadaşlara tavsiyem özellikle Qatar hava yollarını takip etsinle oldukça uygun fiyata bilet bulmanız mümkün olabiliyor.
      Doha Havalimanına saat 23.00 gibi vardık.Bu Havalimanı oldukça konforlu ve donanımlıydı. Özellikle Transit uçuşların rotası üzerinde bulunduğundan sürekli bir kalabalık hakim. Eğer bu havalimanında uzun saatler beklemeniz gerekecekse hiç endişelenmeyin gayet konforlu karanlık odalar var ( pek karanlık değil ama olsun) yatıp uzanabilir ve hatta uyuyabilirsiniz.( http://www.sleepinginairports.net/mideast/doha.htm). Sigara tiryakileri de korkmasın burada epey bir sigara içme odaları mevcut. Ayrıca elektronik cihazların uygun fiyata satıldığını söyleyebilirim. Kısacası oldukça modern ve güzel bir havalimanı.
                                                               
                                                                  Doha Havaalanı

13 TEMMUZ 2014 
    Uzun yolculuktan sonra, Bangkok Suvarnabhumi Havalimanına indik. Bu arada bu tatil planı içeri
sinde Taylanda Askeri Darbe yapıldığı haberini aldık biraz korktuk açıkçası ama sonra nolacak dedik gider gezeriz:) bundan dolayıdır ki bir ülkeyi ziyaret edeceğinizde etrafınızı çok dinlemeyin (Ör: Orda hep böcek yiyorlamış, orda hep kızlar teklif ediyormuş vs. ) gayet güvenli bir tatil yaptık. Neyse...
     Uzun bir pasaport kuyruğundan sonra valizlerimizi alarak havalimanı içerisinde bulunan metroya gittik. Havalimanında çok para bozmamaya çalışın kurlar genelde düşük oluyor. Ayrıca Havalimanından otelinize gitmek için genelde en ucuz yolu tercih edin. bir çok ülkede oldukça güvenli toplu taşımacılık var. Biz taylanda gelmeden önce BED BANGKOK HOSTEL de rezervasyon yaptırmıştık. bir çok bacpackerin bildiği gibi: http://www.hostelworld.com/ ,www.booking.com gibi ekonomik otellerin olduğu sitelerden de yaralanabilirsiniz. Hostel duyduğunuzda çok endişelenmeyin dünyanın bir çok ülkesinde bir çok otelden daha kaliteli bu tarz yerler bulmanız mümkün. Özellikle Bed&Breakfast özellikli hosteller ekonomik tatil yapmak isteyenler için birebir.
  Konuyu dağıttık :)
     Revervasyon yaptığımız hostele ulaşmak için, havalimanından hostele olan ulaşım bilgilerini alarak metroya atlayıp yavaşça Soi 1 e doğru yola çıktık. Arkadaşımız Çise bizde daha önce geldiğinden o Hostele yerleşmişti. Biz yaklaşık 45 dakikalık bir metro yolculuğu sonunda hostele vardık. Hostel oldukça güzel görünse de biraz intentteki olumlu yorumlara kanarak burada yer ayırttık.Halbuki bu paraya çok daha güzel lokasyonda ve durumda bir yerde kalabilirdik. Biraz rahatsız da olsa hep birlikte oldukça güzel günler bizi bekliyordu.

14 TEMMUZ 2014 
    Oldukça yorgun geçen gecenin sabahında biraz rahatsız olarak uyandık. Hemen hazırlanarak, bir taksiye bindik. Burada çok ilginç bir adet var, taksiciler sizi mutlaka bir dükkanda durdurmak istiyor. Örneğin bizi kumaş satan bir dükkanda indirdi. Pazarlık yaparsanız sonucunda mutlaka bu dükkanların birinde duracaksınız :) Lonley Planet ( Diğer adıyla Turistlerin İncil) Tayland kitabında edindiğimiz ilk bilgiye göre Khaosan Road http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g293916-d546013-Reviews-Khao_San_Road-Bangkok.html a gittik. Önce acıktığımızdan dolayı orda hemen bir yere oturarak öğle yemeğini yedik. Uzak doğu mutfağını sevenler için burası bir cennet. Sevmeyenler içinde batı tarzı yiyecekler bulabilirsiniz.
)
Kızların yemek keyfi :)

lezzetli öğle yemeğinden sonra kızlar etrafı keşfe çıktılar. Bu arada 15 Baht( Yaklaşık yarım dolar)a bir Tuk-Tukçu ile anlaşarak etrafı keşfe çıktık. Bu turun bu kadar ucuz olmasının sebebi, sizi istediği yere götürüp gezdirmesinden kaynaklı.( bu yerlerden kuvvetle muhtemel komisyon alıyordur.) Özellikle ülkeyi daha yeni keşfediyorsanız bu tarz durumlarla karşı kaşıya kalabilirsiniz. Öncelikle bizi ismini hatırlamadığım bir buda tapınağına daha sonra ise bir tur şirketine götürdü. Burda Chiang Mai'ye kadar olan rotayı ayarladık. Bu 5 günlük tur bize 12000 baht (353 usd ) ye patladı. Eminim bu turu çok daha ucuza yapabilirdik. Hem eşimini hamile olması hemde ne yapacağımız konusunda aklımızda soru işareti olması yüzünden bu şekilde hallettik. Gerçi çok güzel anlar yaşadık:) Burada bir miktar para bozarak, bizim Tuk-Tukçu ile yola devam ettik. Hemen bunun ardından bir kanal gezisi ayarladık.Yaklaşık 1 saatlik güzel bir gezi oldu. Ancak gezinin sonunda bizi bekleyecek Tuk-Tukçu malesef ortadan kayboldu. Muhtemelen bizimle geçirdiği birkaç saatin sonunda epey bir komisyon aldığını tahmin ediyorum. Ortada kaldığımızdan hemen başka bir tuk-tukçu ayraladık ve yaklaşık  8 dakikalık uzalıkta olan Khaosan Road'a  50 baht (1.5 usd )gibi bir para bayıldık. Biliyorum bu miktarlar size çok az gelebilir ama oraya gidip biraz keşif yaptığınızda göreceksiniz ki çok ucuza çok güzel yerler gezebiliyorsunuz. 


 Hostelin oldukça olumlu yorumlar aldığını biliyorum.Ancak özellikle  klostrofobisi olanlar için pek tavsiye etmem ayrıca yaklaşık 7 cm lik sert çilteleri ile pek huzurlu uyku geçirmezsiniz. Bununla birlikte Metroya oldukça yakın ayrıca, dibinde masaj salonu var bununla birlikte Ülkenin her yerinde bulacağınız Seven-Eleven marketleri zincirinin bir üyesi yaklaşık 50 adım uzaklıkta.
Tuk-tukçumuz gizemli bir şekilde ortdan kaybolmadan önceki bir fotoğrafı:) 
İlk günkü kanal gezisinden bir kare 


Taylandın Diğer yüzü

Evet Kıbrıs'ta epey bir araştırma yapmamıza rağmen oraya gittiğimizde biraz şaşırdık ama yavaş yavaş toparlandık. ayni günün gecesi İnternet ortamında mutlaka gideriz dediğimiz Ping-Pong Showların birine gitmek istedik. Size tavisye ederim mutlaka gidin ama Bangkok'takilere değil. Khaosan road'un oralardan soruşturarak bir Tuk-Tukçuyu ayarladık. Bize Tayland Askeri darbeden dolayı bir çoğunun kapandığını bir kaç tane kaldığını ve bizi oraya götüreceğini söyledi.(Çok yemedik ama yapacak bişey yok:)) yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra Pek ışıklı olmayan yarı karanlık bir yere geldik. Kapıda biraz tırsmadık değil :) Kapının girişindeki dayı bize aşağıdaki resminde gösterdiğime benzer bir menü paylaşarak 1 içki dahil kişi başı 500 Baht istedi( 14 usd) hemen parayı vererek içeriye geçtik. (İçeride ve kapının önünde sağında veya solunda fotoğraf veye film çekemezsiniz. Hatta telefonunuzu bile kurcalayamazsınız.). Yarı loş renkli ışıklı bir dans pisti ve etrafında ise kadınlı-erkekli yabancı turistelerin olduğu bir ortam bizi karşıladı. sahnedeki "Abla" cinsel organı içersine çeşitli şeyleri sokmak ve çıkartmak suretiyle Sanatını icra ediyordu. Ancak yüzündeki devlet ciddiyetini anlatamam. Gerçekten saygı duyuyorum, belki severek belki de meeburiyetten o sahnedeydi... Showlar bir biri ardına devam etti. Her Sex Show seti yaklaşık 30-40 dk sürüyor. Pussy başlıklı bir çok showu gerçekten ilgiyle izledik. Gecenin sonunda kapının hemen önünde Çise telefonun üzerinden haritaya bakarken  5-6 kişi sürekli olarak "No Photo" şeklindeki uyarılara maruz kaldı. En son garip bir amca bunu söylediğinde, Çise,Türkçe bir tavır ve vurgu ile "It's a GPS." şeklinde bir bağırmasıyla bu şekildeki uyarılar son buldu. Bundan dolayı size tavsiyem bangkoktaki Ping-Pong showları yerine Phukettekileri tercih ederseniz çok daha fazla memnun olursunuz ayrıca, telefon ve fotoğraf makinenizle çok oynamayın. :) 
Bangkok Sex Showlarının Listesi:)

15 TEMMUZ 2015
 Bugün saat 05.45 gibi hostelimizden, tur şirketinin bizi aldığı minibüsle ayrıldık. Yolda epey dura gide ve diğer tura katılacak kişileri toplaya toplaya Floating Markete vardık. Muhteşem güzelliğe sahip oldukça egzotik bir yer. Buraya gelen herkesin mutlaka gidip görmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Floating marketi gezmek istiyorsanız, bir tane kayık kiralamanız gerekebilir. Biz 150 baht (5.5 usd) vererek bir tane kiraldık. Yavaşça çekilen kalabalık kayıkların arasındna geçerek, etrafı izledik. Bu markette bir çok ürün satılmakta. genellikle turistlere yönelik ürünler bulmak mümkün. Çeşitli biblolar, fotoğraf albümleri, egzotik meyveler vs. Kayıkçı sizi yavaşça anlaşmalı olduğu yerlere doğru kaydırarak, o dükkanlardan bir şeyler almanızı ummaktadır. Burada fiyatların biraz yüksek olduğunu söyleyebilirim. Daha sonra o bölgede yaşayan insanların evlerini yine ayni yolla gezdik. O şekilde hayat bize çok muhteşem geldi. Su kenarında evler,kayıkların içerisinde kürek çekip bir yerden bir yere giden insanlar oldukça güzeldi. Koca bir yılın yorgunluğunu atmak için bire bir. Bir anlığına gözünüzü kapatın küreğin suya dokunuşunu ve gürültünün içerisindeki anlık dinginliği dinleyin eminim azalan yaşam sevinciniz yükselecektir. Bu turun ardından, büyük bir kalabalık turist kafilesiyle öğle yemeğimizi yedik. Daha sonra Kanchanaburi'ye doğru yola çıktık. Burada ikinci dünya savaşı,Japon işgali sırasında yapılan ve bir çok  insanın yapımı esnasında zorla çalıştırıldığı Kwai Köprüsünü ve yakınındaki savaş müzesini ziyaret ettik. Bir çok genç asker burada hayatlarını kaybetti (onları saygıyla anıyoruz). Köprünün güzel manzarasının tadını çıkarırken uzaktaki budist tapınağından müzik sesleri duyduk. uzakta gördüğümüz kadarıyla dini bir tören vardı ama uzak olduğundan ve ordan ayrılmak üzere olduğumuzdan dolayı gidemedik. Yine otobüse binerek uzun bir yolculuktan sonra tham krasae köprüsüne geldik. Bu köprünün etrafında şahane bir manzara var. Demir rayların yeşillikler arasında kıvrılarak kaybolmasını izlemenin zevkini anlatamam. Hemen altımızdaki şahane nehrin akışı anlatılmaz. Burada mutlaka zaman geçirerek etrafınızı izleyin ve bol bol fotoğraf çekin.
Floating Marketten bir görüntü

Kanchanaburi Savaş Müzesi (köprünün hemen yanında)

Kanchnaburi köprüsü

O güzel müziklerin yayıldığı tapınak.
tham krasae köprüsü (http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g297924-d3342254-Reviews-Tham_Kra_Sae_Bridge-Kanchanaburi_Kanchanaburi_Province.html)


Tham krasae Köprüsünden bir görüntü

Floating market 

Floating market
Floating Marketteki meyvler


Tham krasae Köprüsünden bir görüntü
Bu gezintinin ardından yavaşça yürüyerek, saat 16.00 da kalkacak trene bindik.Treni olmayan ülkede büyüyen bizler içn trene binmek muhteşem bir eğlence.Yarım saatlik tren yolculuğu, tarlaların, ormanların ve nehirlerin arasından geçerek bitti. Hayao Miyazaki animelerindeki doğa sahneleri gibi kusursuz güzellikteydi.


durakta beklerken:)

trenden bir görüntü
Trenimiz bizi bir durakta indirdi ve biz tekrar otobüse binerek yola çıktık. Bu gece kalacağımız otelimiz, nehir üstündeydi. Çok güzel bir deneyimdi. Toprak bir yola saparak, ağaçların arasından bir yerde durduk. hemen aşağımızda kalacağımız ahşaptan imal ve nehrin üzerinde yüzen otelimiz bulunuyordu.Aşağı inerek odalarımıza yerleştik. yanı başımızdaki tüm kıyılar yemyeşil bir yangınla yanıyor gibi görünüyordu. Toprak kesinlikle görünmüyor, geniş nehir bilmem kaç şeritli kahvrengi bir asfalt gibi kıvrılarak yeşillikler arasında kayboluyordu Ara sıra geçen motorların sesi sessizliğe inanılmaz derece çok yakışıyordu. Otelin ortasında bulunan restauranttan bir bira alarak ahşap sandaleye oturdum ve etrafın tadını çıkardım.



manzara böyle birşeydi.

16 TEMMUZ 2014

yüzen otelmizde güzel bir sabaha uyanarak kahvaltımızı yaptık. hemen hazırlanarak otobüse bindik ve Erewan National Park'a gittik. (https://www.thainationalparks.com/erawan-national-park) yemyeşil bir doğanın altında kat kat akan şelaleler. Bu gibi bir su inanılmaz eğlenceli bir ortam. bu yer 7 basamaklı bir şelale sisteminden oluşuyor. Her katı birbirinden güzel berrak sulara sahip.Yosunlanan kayaları, balıkları, ağaçların üzerindeki gamsız maymunları ve turistleri ile değik bir mekan. İnanın onca kalabalığa rağmen doğa kesinlikle kirlenmemiş. Gezdiğinizde sanki sadece siz varmış gibi hissedebilirsiniz. Yukarıya doğru epey yorucu bir olabilecek bir yol var. toprağı yarmış ağaç köklerine basarak, ağaç dallarını aralayarak 5. kata kadar geldik. Biraz havanın sıcak olması birazda bir an evvel suya girme arzusu ile orada kaldık.Su inanılmaz güzel ama soğuktu ve bir o kadar temiz. Şelalelerin hemen önünde küçük havuzlar oluşmuş bunlara girince küçük balıklar üzerinize saldırıyor.Hiç korkmayın onları derdi ölü derileriniz. İnanılmaz bir şekilde tamamen temizlenmiş çıkıyorsunuz. 










parkı dolaşa dolaşa geri döndük ve öğle yemeğimizi yiyerek tekrar otobüse bindik. gideceğimiz yerde otobüsü değişerek yeni rotamıza doğru yola çıkacaktık. Yaklaşık 30 dk yolculuktan sonra yüksek bir şelalenin olduğu yerde durduk. Burada 45 dakika harcadık. yeni gelen otobüse bineceğimizde şok olduk. Çünkü otobüsümüz bizi önce Bangkok'a oradan alacağımız bir başka otobüslede Ayyathuya'ya göndercekti. Bu sağ elle sol kulağı tutmak gibi bişeydi. Bunula beraber Rehberimiz olacak hanım otobüse binerek, ön koltukta oturan iki turist arkadaşı arka koltuğa gönderdi. Bizim kızlar itiraz edince otobüste tartışma çıktı. Ayrıca tur rehberi bayan kesinlikle kendisine sorduğumuz hiçbir soruya cevap verme tenezülünde bulunmadı. Gayet kaba olduğunu söyleyebilirim. Bu yolculuk sonunda tekrar bangkok'a gelip başka bir otobüs alarak 1.5 saat yolculuktan sonra Ayathuyaya geceleyin vardık. Size bir tavsiyem olacak, taylanda gittiğinizde ve düşük bütçeli turlar aldığınızda size etrafın ne olduğunu tarihçesini falan çok anlatmalarını beklemeyin. alın Lonley Planet Kitabını ordan okuyup etrafın tadını çıkarmaya çalışın. 
  Ayyathuya daki hostelimizin adı Moradokthai(http://www.booking.com/hotel/th/moradok-thai-guesthouse.tr.html) oldukça şirin ve güzel bir hostel, işletmecisi oldukça kibar taylandlı bir hanım. orada  fransız bir çiftle tanışarak sohbet ettik ve bir kaç tiyo alarak, hostelimize yakın olan gece marketindeki bir restaurantlara oturarak yemek yedik. Hostelimize geri dönüp bir bira içtikten sonra güzel bir uyku çektik. 

17 TEMMUZ 2014

Ayyuthaya'daki ilk ve tek sabahımızda hemen yollara çıktık. Hostel, şehrin tarihi yerlerine biraz uzaktı. ama gayet güzel bir yürüyüş olmuştu. Ayyuthaya şehri oldukça kutsal bir şehir. bir zamanların siyam krallığının başkenti olan bu şehirde, inanılmaz güzellikteki sayısız tapınak gezilmeyi bekliyor. Bu bölge sanki masallardan fırlamış gibi görünüyor. Sağa sola yatan tapınak kuleleri ile fantastik bir film izler ve hatta o filmde oynar gibisiniz. İnce mimari işçilik eseri saraylar ve tapınakları izlemek...
size tavsiyem hostelinizden tapınakların olduğu bir harita isteyin ve sadece yürüyerek bu bölgeyi adım adım keşfedin. Biz sadece bir gün ayırabildik ama eminim rahat iki gün geçirebileceğiniz bir yer olduğunu düşünüyorum( eğer fazla gününüz varsa) ayyathuyda wat mahathat, wat tammikarat,wat rajaburana(iki erkek kardeşin savaşta birbirini öldürmesi üzerine yapılmış),thanon si sanphet (250 kg altın budda heykeli), wat phrasisabpeth, wat lokayasutharam(yatan budda). Kısaca tarihi binaları sevenler için harika bir yer...akşam üzeri hostelimize dönerek toparlandık ve enfes bir yemek yedik. Gece Treni ile Chiang Mai ye doğru yola çıkmak üzere tren istasyonuna geldik. Bu ayarladığımız turun son ayağıydı.Bundan sonrası artık bizim hükmümüzde olacaktı.Trenimiz kahvaltı dahil, yataklı idi. Yataklar oturduğumuz koltuklar bozularak yatak haline geliyordu ve trenin içi gerçekten soğuktu.yaklaşık 13 saatlik yolculuk başlamıştı.

Ayyathuyadaki hostelimiz






aşırı ciddi tatilciler:)









18 TEMMUZ 2014
Soğuk ve ince çarşaflarla donmama mücadelesi vererek trenimizde sabah uyandık. Kahvaltımız ayağımıza kadar geldi ve güzelce yaparak varışımızı bekledik.Chiang Mai'ye sabah saat 09.30 gibi vardık.B.M.P residence Hotel(http://www.tripadvisor.com.tr/Hotel_Review-g293917-d651512-Reviews-B_M_P_Residence-Chiang_Mai.html) tarafından istasyondan alınarak otelimize getirildik. Hotelimiz ara bir sokaka olmasına rağmen son derece güvenilirdi.Açıkçası hakkında çok fazla güzel şey söylenmesede biz rahatsız olmadık. Tek kusuru merkeze gitmek için biraz yürümeniz gerektiğiydi. hotele yerleştikten sonra aşağıya inerek ne yapacağımızı araştırdık. En sonunda 1200 bht (35 usd) vererek bir araba kiraladık. Trafik konusunda endişemiz yoktu çünkü elimizde tayland haritasının yüklü olduğu GPS ve trafiği bizim gibi olan bir ülke vardı.Artık geri kalan ayarlamaları araba ile giderken yapacaktık. Hedefimiz taylandın en kuzeyine gitmekti. Arabamızı bir gün sonra alacaktık. Onun için bugün yaya bir şekilde merkeze doğru yürüdük. Market street'e geldik. Size diyebilirim ki askerin bu ülkeye bir darbe yaptığını ancak buraya gelince anladım. Onun dışında darbeden bir iz yok. Buradaki market geceye doğru canlanıyor.İçerisinde yine bir çok hediyelik eşya, seyyar yemek satıcıları, meyve sebze satan küçük yerler var. Kızlar burada sevdikleri meyvelerden alarak bir köşeye geçip bunları yemeye başladılar. zaten başlayan yağmurun sayesinde yapacak başka birşeyimiz yoktu. Gece yaptığımız araştırmalarda Chang Klan Caddesinde bulunan büyük gece marketine doğru yola çıktık .(http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g293917-d447327-Reviews-Night_Bazaar-Chiang_Mai.html) buraya gelirseniz inanıyorum ki buraya geleceksiniz. Burada yine turistik bir çok eşya satılıyor. Ayrıca enfes yemekler var. Burada zaman geçirdik. Az sora başlayacak Müzik kabaresini bekledik. Bu kabare de Geylerin dans showları sergileniyor oldukça güzel ve eğlenceli. Ancak içeceğinizi sürekli taze tutmalısınız. beleşçiler burada pek sevilmiyor. Bununla birlikte gayet hoşgörülü biri olmanızda gerekebilir.her an bir yeriniz mıncıklanabilir :) dans gösterilerindeki kıyafet ve makyajları inanılmaz güzel ve renkli. Chiang Mai de pek uyumayan bir şehir görüntüsünde. Öyle ki gece pazarından geceyarısı ayrıldığımızda kalabalık halen doruklardaydı. 

meyve ziyafeti




kabareden bir görüntü









19 TEMMUZ 2014 

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum.Yaptığımız tatillerin sadece ikisinde araba kiralayarak gezebildik. Doğru araba ile gezmek biraz masraflı olabiliyor. Yakıt vs. ama şöyle bir avantajı var, nerde duracağınıza ve nereye gideceğinize tamamen siz karar veriyorsunuz. Her şey tamamen elinizde oluyor. Ayrıca 3 veya daha fazla iseniz parayı bölüşerek uygun bir araç kiralayabilirsiniz. Birgün önce kiraladığımız arabayı bugün sabah saat 08.00 gibi otelin bahçesinden teslim aldık. küçük arabımıza 400 bht (11 usd) benzin koyduk bu arada benzinin litresi yaklaşık 1 usd . İlk hedefimiz kuzeyde bulunan Pai idi. Yaklaşık 175 km lik bir yol önümüzde uzanıyordu. gps i ayarlayarak sürüşe başladık. İlk önce Chiang Mai'nin biraz dışında bulunan Mok Fa şelalesine gittik.(http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g293917-d3569671-Reviews-Mok_Fa_Waterfall-Chiang_Mai.html) gittikçe yeşillenen doğa ve mis gibi temiz bir hava altında yürüyüş yapmak ve bedeninizi dinlendirmek istiyorsanız, buraya gelmenizi tavsiye ederim. Şelaleye doğru yaptığımız kısa bir yolculuk ardından şelaleye ulaştık. Ormanın arsından akan bu güzel şelalenin sesini dinleyerek ve izleyerek orada vakit geçirdik. Daha sonra geri arabamıza dönerek yolculuğa devam ettik. Yolumuz virajlı, dağ ve tepeleri aşan ve oradan ovalara süzülen ara sıra ise derin ormanların içine dalan bir şekilde devam etti. Bazen bulutlar hemen yanınıza konuyor ve bizimle birlikte yarışarak yola devam ediyor, bazen hemen üzerinize kalkarak ön cama sakin yağan damlalara dönüşüyordu. Camı her araladığımızda toprak kokusu ile karışan bin bir ağacın aromasını taşıyan hoş bir nem kokusu burnumuza doluyordu. Doğa herşeyi kendisi sahiplenmiş gibi görünüyor. asfalt yol sanki ormanın bir parçası gibi kıvrılarak kayboluyor. Küçük kasaba ve köyler sanki ağaçtan yapılma. Herşey doğaya ait. İnsan olarak kendinizi bir şeye sahip değilde bir şeyin parçası gibi hissedebileceğiniz bir ortam. ağaçların arasında ve yağmuru takip ederek Pai'ye vardık Pai Taylandın kuzeyinde, oldukça küçük ve şirin bir kasaba etraf turist dolu. Bununla birlikte bir çok tur şirketine de sahip.(https://en.wikipedia.org/wiki/Pai,_Thailand). ayni zamanda da oldukça ucuz. Burada oturup yemek yediğimiz restaurantta kişi başı  40 baht ( 1 usd) gibi bir fiyat ödedik. Orada tanıştığımız biri bize tur rehberi tutarsanız burasını daha güzel gezersiniz demesi üzerine etraftaki tur şirketlerinden tur rehberi ayarlama girişiminde bulunduk. Fakat çok mümkün olmadı. Taylanddaki insanların turistlere karşı sempatisi var fakat turizme aşırı doymuş durumdalar. Aldığım genel durum bu oldu. durum bu olunca bizde yola devam ettik. Pai den çıkarak, Pang Maphanın kuzeyine doğru yola çıktık. Şans eseri Lisu Kabilesinden birinin yaşadığı bir köye girdik. Lisular Doğu Tibet kökenli bir etnik grup olup, rengarenk giysileri ile gerçekten görülmeye değer oldukça hoşgörülü ve mutlu insanlar. Köye girdiğimizde bizi hemen kabullendiler. fotoğraf çekmemize ve onlarla birlikte oturmamıza izin verdiler. Ormanın ortasında bulunan bu köy pek fazla gezerin uğramadığı bir yerde bulunmakta ve malesef ben köyün ismini veya yerini not etmemişim:(  yine burda Unicef tarından yaptırılan bir okul mevcut.Okul doğru yürüdüğümüzde orda ders olmadığını ama tüm köy çocuklarının orda oynadığını gördük. Ne kadar sevimli olduklarını size anlatamam. Bu arada sarhoş bir amca bizi çok sevdiğinden bırakmak istemedi elinden zor kurtulduk. :) Lisu İnsanlarını arkamızda bırakarak geri Chiang Mai'ye döndük.  Oldukça yorucu ama bir o kadar da güzel bir gün daha bitmişti.
Benzin İstasyonunda sıra



Mok Fa şelalesi

Mok Fa Şelalesi

yol kenarından doğa

teknolojik gps teşkilatımız.

yol kenarı meyva satan dükkanlar.


Lisu İnsanları

Lisu insanları

Okuldaki Lisu İnsanları





Amcamız:)


yolun kenarından akan dere
20 TEMMUZ 2014:
Chiang Mai den sabah çıkış yaparak kuzeye doğru ikinici yolculuğumuza başladık.Yolculuğumuz dünkü gibi çok güzel bir manzara altında devam etti. Bir müddet bu şekilde devam ettikten sonra prinç tarlalarında çalışan insanlar gördük. Eşim ve çise yanlarına gitmek istedi ve hemen arabamızı kenara çekip indik. Çiftiçiler bizi oldukça iyi karşıladılar.Çiftiçi kadınların ellerinde bambular toprağı dövmekteydiler. Eşim orada bir çok fotoğraf çekti,hatta bir ara onlarla beraber çalıştılar da:) daha sonra insanlar bir ağacın altına çekilerek öğle yemeklerini hazırladılar. Bizi de davet ettiler ama gerçekten hiç zamanımız yoktu yol uzun ve gidecek çok yer vardı. Dağların arasında kalan bu tarlayı ve öğle yemeklerini yiyen o güzel çiftçileri bırakarak yola devam ettik ne kadar da bize benziyorlar diye içimden geçirerek. Bizi güler yüzle uğurladılar.Yine o tatlı yağmur başladı Siyah bulutlar tam tepemizden geçerek bizimle birlikte yola devam etti. Fang'a doğru yolumuza devam ettik. Fang oldukça sakin ve güzel bir yer. Şehir merkezi turizme pek uygun değil .Ancak doğa tutkunları için eşsiz yerler var. Fang içerisinde epey dolaştıktan sonra uygun kalacak bir yer bulamadığımızdan kuzeye doğru devam ettik. Daha sonra Taylandda en çok beğendiğim yer olan Thaton kasabasına geldik. Köyü tam ortadan ikiye ayıran bir nehir ve birbirine bağlayan geniş bir köprü var. YAvaşça köprüyü geçerek Otelimiz olan RIVERSIDE GARDEN (http://www.tripadvisor.com.tr/Hotel_Review-g2237292-d1628077-Reviews-Thaton_Garden_Riverside-Mae_Ai.html) 'a yerleştik. Odaları inanılmaz güzel ve fiyatlarıda. Buraya gelirseniz burada kalabilirsiniz. Otele yerleşerek otelin önündeki bahçede uygun bir yerde oturduk. Etrafın sessizliğini hemen yakınımızdan akan nehir bozuyordu. Tur ile ilgili çalışmalar yaptık ve otelin bize tavsiye ettiği bir kişi ile yarın yapacağımız turlarımızı ayarladık. (kişi başı 250 Baht= 7 usd) ve bu küçük köyü gezmeye çıktık. Köyün hemen yukarısında bir budda tapınağı onun üzerinde ise budda heykeli var.(bölgede bir çok tapınak var)  Biz Bu tapınağa gittik. İşte o muhteşem manzara ve atmosferle burda karşılaştık.Uçurumun kenarında oturuyorum.Arkamdan turuncu kıyafetleri ile buidst rahip ve öğrencileri geçiyor, daha geride ayinin müzikli sesi hafifçe geliyor, hava tam ayarında ne sıcak ne soğuk, tam altımda thaton köyü, köyü ortadan bölen nehir ve birleştiren köprüyü izliyorum. Sonra akan nehri düzlüğün arasındaki genişleyerek ufka doğru kayboluyor ordan gerisin geri köprünün uzandığı yol bakıyorum yol ağaçların tepelerin arasında ağaçların altında kaybolurken aralarda tek tük ev, araba ve insan görüyorum. sadece iki ses tapınaktaki dua ve müzik ile nehir... Hiç böyle disiplin görmemiştim.Nehrin kaosu, duanın dinginliği ile uzaklara akıp gözden kayboluyor. Normalde bir yerde çok sabit kalmayı seven biri değilim ama buarda yaklaşık 2 saat oturmuşum hiç farkına varmadan.Köyün ışıkları yavaşça yanmaya başlamıştı. Kızlar bu arda ayini izleyerek fotoğraf çekmeye devam ettiler. daha sonra tekrar thatona indik. Artık akşam olmuştu. Güzel bir yemekten sonra (ki şunu söylemenden geçmeyim kuzeye geldiğinizde insanların daha anlayışlı ve mutlu olduğunu göreceksiniz) otelimizie geri dönerek 23 temmuzdaki phuket biletimizi air asia dan almış olduk. Yarın uzun ve güzel bir gün bizi bekliyordu.

prinç tarlarında çalışma


çiftçilerin öğle yemeği

thatona giriş

ve gökkuşağı











akşam yemeği :)
21 TEMMUZ 2014
Sabah tur rehberimizle birlikte tura ayrıldık. Önce Zürafa boyunlu kadınların yaşadığı mülteci kampına doğru yola çıktık. Burada küçük bir pazar bulunmakta. Bambudan yapıma evlerin içerisinde yaşam süren insanlar, zorluklarla mücadele ediyorlar. Burmadan buraya göç etmek zorunda kalan bu insanlar burada sürgün hayatı yaşıyorlar. Buna rağmen oldukça fazla rağbet gördüklerini söyleye bilirim köyün hemen girişinde köye giriş için kişi başı 250 baht ( 7 usd) alıyorlar. Bununla birlikte epey bir turist kafilesinin orada olduğunu söyleyebilirim. Pazarlarda sattıkları hediyelikler ile umarım kendilerine yetecek parayı kazanıyorlardır.Tur rehberimizin bize anlattığına göre burada: Çinden gelen Akha İnsanları,Podlong kabilesine ait  ve mymardan göçen Big Ears insanları,Tibetten göçen Lisular bulunmakta. Uzun boyunlu kadınlar, bir çoğumuzun bildiği gibi boyunlarına taktıkları halkalar ile boyunları uzatan kadınlar. Her ne kadar tehlikeli olsada insanların şikayetçi olduğu söylenemez. Bu kadınların boyunlarına taktıkları halkalar gerçekten çok ağır. Bununla birlikte kadınlar boyunlarına son halkayı 40 yaşında takıyorlar. Ayni pazar yerinde yine yukarıda saydığım etnik kökene sahip insanları görmek mümkün.İzlemesi güzel ama o insanlar umarın hayatlarından memnundurlar. en nihayetinde mülteciler... bu gezinin ardından  kızların ayarladığımız fil gezisini yapmak için küçük bir tekneye bindik ve nehrin üzerinde kısa bir yolculuk yaptık.Geniş nehirdeki bu ilk yolculuğumuzda yine her yanımızda ormanlar ve tarlalar vardı ve o suyun üzerinde gitmek,akıntıdan oluşan adaları izlemek bir yandan yanınızdan geçe diğer tekenelee sela mvermek gerçekten çok güzeldi. Tekne yavaşça kıyıya yanaşarak indik. Burada bizi fil yetiştiren kişiler karşıladı. Hemen kızlar hazırlanarak filin üzerine çıktı ve geziye başladılar. Bu bölgede fil gezisi için kişi başı 350 baht (10 usd) gibi bir ücret ödedik.Öğle yemeği pek iyi değildi. Açıkçası berbattı :(((( .Hafif yağan yağmura aldırış etmeden turumuza devam ettik. Tekemize binerek yine nehir yolculuğu yaptık daha sonra tekneden inerek yaklaşık 40 dakikalık bir yürüyüşe çıktık.Tayland ormanları ile tarlaların buluştuğu yerlerin tam içerisine, yükselen ve alçalan patikalardan geçtik.Ara sıra patikaları bölen küçük akarsular bazen daralan bazen genişleyen bazen ağaçlarla gölgelenen yolu takip ettik epey yorulduk. Yolun sonunda yaklaşık 5 evden oluşan bir yere vardık. Hemen ilerimiz balta girmemiş orman.Hiç boşluğun olmadığı bir yere dönüşüyordu. Burada çok fakir bir kaç aile kalıyordu.Ahşap bir klübenin içerisinde yaşayan bir anne ve bir baba ile 6-7 çocuk bulunuyordu. Çocuklar hep mutluydular her zaman olduğu gibi... rehberimizin anlattığına göre uyuşturucu burada büyük sorun özellikle maymar sınırına yakın bir yerde oluşumuz bir çok kaçakçılığı da beraberinde getirmiş. Burada yaşayan baba biz geldiğimizde içtiği her ne ise onu yere atmıştı. rehberimizin dediğine göre bu içtiği bir çeşit uyuşturucuymuş. Kızlar burada epey bir fotoğraf çekti. Rehberimiz artık gitmemiz gerektiğini çünkü havanın kararmak üzere olduğunu ve burada tehlikeli canlıların olduğunu bize söyledi(kaplan gibi:)) yavaşça ayni yolu izleyerek geriye döndük. Arabamıza binerek rehberimizi istediği yere bırakarak, Chiang Rai'ye doğru yola çıktık.Yol kenarında bir yerde kısa bir mola verdik. Burada Passion Fruit suyu almak için durduk ve yaklaşık 25 dakika bekledik. gece karanlığında şehre vardık şehir oldukça hareketli bir turist kenti. Her yer rengarenk ışıklı gece pazarları falan, restaurantlar var öncelikle açlığımızı gidermek için bir yerde oturduk ve tatilin en pahalı yemeğini burada yedik 2 kişi 500 Baht (14 usd) biliyorum çok değil ama 40 bahta çok daha iyi yemek yiyince insana koyuyor. Neyse hemen ardından night marketi gezdik buradan biraz aqlışveriş yaptık.Pazarlıkla bir çok şeyi çok ucuza alabiliyorsunuz. size kalmış ister buradaki night marketten isterseniz Chiang Mai deki night marketten hediyelik bişeyler alabilirsiniz. Ama mutlaka buralardan bir şeyler alın. bu arada otelimizi artık bulmamız gerekiyordu ve kalacak otelimizi aramaya başladık ve zorluklarla Jansom House isimli bir hostelde yer bulduk . (http://www.tripadvisor.com.tr/Hotel_Review-g297920-d1552847-Reviews-Jansom_House-Chiang_Rai_Chiang_Rai_Province.html) tüm günün yorgunluğu ile çok güzel bir uyku çektik.

mülteci kampında bir ev

uzun yürüyüş


nehirden 




en son köy









yürüşümüzde karşılaştığımız amca

chiang rai night market...
22 TEMMUZ 2014
İlk kez otelimizde kahvaltı dahil gerçi çok sevinmemek lazım Kahvaltıda muz ekmek tereyağı ve reçel var. Bizim gibi bunları peynirsiz (muz hariç) yiyemediğimizden biraz hayal kırıklığına uğradık. Kahvaltının hemen ardından eşyalarımızı alarak yola çıktık. Bugün dahada kuzeye doğru gidecektik. Yaklaşık 1 saatlik araba yolculuğu sonrası Mymar-Laos-Tayland'ın birleştiği sınıra yani golden triangle denilen yere geldik. buradan akan geniş nehir 3 ülkenin doğal sınırını oluşturuyor. Yol kenarında Laosa giden bir tur ayarladık(iki kişi 330 bht = 10 usd).Pasaporta da ihtiyaç yok. Önce tekne bizi mymar sınırına kadar yaklaştırdı. Etrafta oldukça fazla teken vardı. Kahverengi suyun üzerinde akan binlerce tekne oldukça canlı bir nokta olduğunu söyleyebilirim bu verimli toprak taşıyan nehir nereye gitse hayatıda oraya taşıdığı belli. Mymar tarafı oldukça sakin ve sessiz görünüyordu. Ancak bu üç ülkenin arasındaki sınırda eşsiz bir barış hakim. ne bir askeri önlem ne bir askeri gemi... daha sonra tekne bizi yvaşça Laosa doğru yaklaştırdı. hemen tekneden inerek Laosa giriş yaptık. Buraya girmek için Pasaporta ihtiyacınız yok sadece girişte kişi başı 30 (yaklaşık 1 usd) baht ödüyorsunuz ki burda baht geçiyor. İçeride bir pazar var. Çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı bir alan. Bizim gibi bir çok turist burada alışveriş yapıyor. Oldukça güzel bir yer. burada biraz alışveriş yaparak geri taylanda döndük. Buraya gelmenizi kesinlikle tavsiye ederim. (http://wikitravel.org/en/Golden_Triangle_(Thailand) arabamızı alarak hemen yakınlardaki bir yerde 1 saati 150 baht ( yaklaşık 5 usd ) olan masaj yaptırdık gerçekten rahatlatıcı bir thai masajı oldu. Hemen karşınızda akan nehiri izlerken masaj yaptırmak oldukça güzel.Hiç bitmesini istemediğimiz masajın sonunda arabamızı alarak yol kenarındaki yanılmıyorsam adı FAMAI gibi bişeydi restaurantta durarak yemek yedik.Bu bölgeyi biraz gezerek geri dönüş yoluna çıktık. geri dönüşümüzde Chiang rainin gece pazarı kurulmaktaydı.Oradan biraz alışveriş yaparak hızla chiang raiye doğru yola çıktık. Dönüşte White temple(http://www.tripadvisor.com.tr/ShowUserReviews-g297920-d1368436-r152681488-Wat_Rong_Khun-Chiang_Rai_Chiang_Rai_Province.html) da durduk oldukça etkilyeci bir tapınak. Ancak antik bir yapı değil. yakın geçmişte yapılmış. yine de enfes bir mimarisi var. O kadar ince detaylar var ki izlerken hayran kalıyorsunuz. Bununla birlikte bembeyaz etrafını saran güzel bir havuz ve çimenler etkileyici heykelleri ile tam gezilecek yer. Bu gezinin ardından 2.5 saatlik bir yolculukla Chiang Mai ye geldik. Otel olarak berbat bir seçim yapmışız 1 gece için oldukça köhne bir oteli seçtik. şimdi olsa kesinlikle kalmam. Tahta kuruları ile birlikte uyuduk.Ertesi gün uçuş ve phuket...
Laos

golden triangle






geri dönüş yolunda ananas aldığımız yer. Ananasların tadı muhteşemdi.

white temple (WAT KONG KHUN)

white temple ön alanı
23 TEMMUZ 2014
Sabah kısa bi şehir turu ardından havalimanına doğru gittik. Arabayı tesliminde biraz sıkıntı yaşasak ta en sonunda Phuket'e gidecek uçağımız binmiş olduk. Air Asia oldukça mükemmel bir uçuş ile taylandın kuzeyinden bizi Phukete getirdi.Gökyüzünden Taylandı izlemekte bir başka güzel... Phuket havaalanı tahmin edeceğiniz gibi oldukça kalabalık. Batılı çok turist var bazen bir avrupa havaalanında olduğunuzu bile düşünebilirsiniz. Etrafta bir sürü insan bir yerlere koşuşturuyor. Taylandın diğer kesimi gibi değil. Burası bir turist fabrikası ve havaalanıda bu fabrikanın girişi. öncelikle Phukettle ilgili ne kadar bröşür ve harita varsa topladık.(çekinmeden alın ihtiyacınız olacak.)Kapının önüne çıkarak oradan bizi gideceğimiz otele götürecek otobüs ayarladık.Otobüsü hemen havalimanı çıkışında ayarlayabilirsiniz.(160 baht (4.5 usd)  ) Oradaki kişi size hangi otele gideceğiniz soracak, siz otelinizi söylerseniz,sizi otelin öne kadar götüreceklerdir.  hostelimizi yine bir gece önce ayarlamıştık. Biraz sıkışık bir yolculuk sonrası (kendi kiraladığınız arabayı verince ve otobüste gidince biraz ağrınıza gidiyor) hostelimiz olan Nina's Guest House'a vardık.(Geceliği 10 usd)(http://www.agoda.com/nina-s-guesthouse/hotel/phuket-th.html) sizi temin ederim çok temiz ve güzel bir hostel. Odalara valizlerle çıkmak biraz sıkıntı verebilir. bunun dışında geniş ve güzel bir balkona güzel bir banyoya ve yumuşak bir yatağa sahip. Odamıza yerleşip balkon keyfi yaptıktan sonra Phukettin merkezine doğru yola çıktık. İşte burada bunu da ekleyim hostel oldukça güzel fakat şehir merkezine biraz uzak (2 km) ama pek canınız sıkılmaz çünkü etrafta görecek çok şey var. Epey acıktığımızdan bir yere oturduk. Balık vs gibi şeyler yedik ve 1060 baht (31 usd) (3 kişi) para ödedik. Eh başka yerde akşam yemeği için 40-50 baht ödeyen bizler için epey pahalı oldu. Zaten burası gerçekten Taylandın diğer yerlerine göre çok pahalı. Buradan aşağı merkeze doğru yürüyerek yarın ki turları ayarlamaya gittik. siz siz olun tur ayarlamadan önce biraz tur şirketlerini gezin. Lüks otellerden tur ayarlayan kişiler ile hostellerden tur ayarlayanlar hemen hemen ayni yerlere gidiyor ve ayni hizmeti görüyor. boşuna kazıklanmayın. yarın yapacağımız James Bond adası turu 2 kişi 2400 baht (70 USD) ile Ko phi Phi biletini iki kişi 600 baht(17 usd)  alarak devam ettik. Akşam olduğundan Puket adasının kalbi Patong beach e indik. rengarenk bu yolda binlerce insan bir yukarı bir aşağı yürüyor. Her yanımız bar ve gece eğlenceleri ile dolu. Kendinizi çok başka bir yerde hissedeceğiniz bir yer. Özellikle gece eğlencelerini seviyorsanız. Bir çok barda kadınlar dans gösterisi yapıyor. Gerçekten hayranlıkla izleyebilirsiniz ayrıca yarı çıplak. Sadece bir bara oturup bir bira söyleyin ve izlemenin zevkine dalın.Yürüşümüz esnasında bazı kişiler yanımıza ellerindeki küçük pvc kaplı kağıtlarla yanaşıp dudaklarını içeri çekip aniden bırakarak yaptıkları o sesle(bu sesin gerçekte nasıl ve nereden çıktığını pin-pong showa gittiğinizde anlayabilirsiniz.:)))) ) bizi ping-pong showlara davet ediyorlardı. eh pukette ping pong showa gidin diye epey gezi notu okumuştuk bizde bu notta yazanları kırmadık.:) Hemen 500 baht vererek (14 usd) ping-pong showa girdik. Gerçekten güzel showlar. fotoğraf ve film çekmek kesinlikle yasak. Ancak şunu söylebilirim ki ne yapın ne edin mutlaka gidin çok eğlenceli. Pek alışkın olmadığınız şeyler göreceksiniz. Üstelik buradaki göstericiler hallerinden oldukça memnun showları severek ve gülerek yapıyor. Showlarda vajina bölgesinden çıkan çeşitli şeyleri izleyerek şaşırabilir, dans showları ile diğer showlara hayret edebilirsiniz. Ayrıca gönüllü olursanız (özelikle erkekler) finalde ummadığınız şeylerle karşılaşabilirsiniz. İlk içki dahildir uutmayın. Sonraki alacağınız her içki 500 bahttan başlar baştan söyleyim. go-go bardan çıkarak etrafı gezmeye devam ettik. Patong beach gittikçe canlanıyor ve insanlar alkol aldıkça eğlencence daha bir çılgınlaşıyor. Bazı barlarda dans gösterileri yapan kızlar artarken, duş yapan dansçılarlada karşılaşabiliyorsunuz. Bir başka barda birer bira içtikten sonra geri otelimize döndük. Burada dikkatimi çeken masaj salonlarının fazlalığıydı. Gece yarısını geçmiş olsada bir çok masaj salonu halen açık oradan geçerken şiveli ve işveli bir şekilde masaaajj şekilnde çağrı yapıyorlar. Ayrıca bazı masaj salonlarının kapılarının üzerinde NO SEX şeklinde koskoca yazılar asılı bilgilendireyim.macera arayanlar için bunların dışında bir çok salon var. geri dönüşte yorgun olduğumuzdan tuk-tuka binmek istedik ancak tuk-tukçu arkadaş 500 baht gibi uçak bileti parsını isteyince bundan vageçerek biraz daha yürüyüp otele vardık ve tatlı bir uykunun kollarına kendimizi bıraktık.
phukete inerken


Çisenin tavsiye ise Steamed Sea Food tavsiye ederiz.

patong beach girişi





go-go barlarda ping-pong showları izleyebilirsiniz.

24 TEMMUZ 2014
      Bugün turumuz oldukça geç başladı. saat 10 gibi gelen minibüse binerek yaklaşık 2 saat devam yolda gittik. İlk hedefimiz Monkey temple oldu.( http://www.tripadvisor.com.tr/LocationPhotoDirectLink-g2237679-d600551-i21290034-Buddha_Cave_Temple_Wat_Suwannakuha-Takua_Thung_District_Phang_Nga_Provinc.html) hava son derce bozuk ve yağmurluydu. Etraf geniş ve yüksek ağaçlarla çevriliydi. Tahminen yağmurdan fazla maymun göremedik. buralarda biraz vakit geçirdikten sonra tekrar münübüslere binerek yola devam ettik. James Bond adasına gideceğimiz liman benzeri yere gelerek aşağı indik. size dediğim gibi burada her yer kalabalık. bu kadar turist burdaysa diyorsunuz bazen diğer ülkelere kim gidiyor gezmek için? bu kalabalık arasından gidip kendimize can yeleği alarak bota binmek için sıra beklemeye başladık.Bu arada orada satılan kaynamış mısırlarında tadına baktık. Gerçekten çok güzeldi. Bot yaklaşarka bizi aldı ve yola çıktık. Etrafın manzarasını şöyle anlatayım, hava bulutlu ve hafif yağmurlu uzakta denizi yarıp direk yukarıya çıkan sarp adacıklar üzerleri yemyeşil görünüyor. sağınızda ve solunuzda sayamayacağınız kadar çoğalıyor ve çeşitli boylarda. Bir çeşit Avatar filmi gibi egzotik ve değişik bir coğrafya... Yavaşça James Bond adasına yani 1974 yapımı Altın Tabancalı adam ile ünlenen "Tırnak Adası" anlamın gelen adaya yanaştık. Burada size söyleyeceğim diğer bir konu ise bu ülkede turlar oldukça hızlı gerçekleşiyor. Adayı koşarak gezebilirsiniz. Bir plan ve program dahilinde olduğundan buradan sonra hemen başka bir yere gideceğinizden koşar adım etrafı görmeye çalışın. Mümkün mertebe bol fotoğrafta çekmeyi ihmal etmeyin. Adanın esas simge görüntüsü olan ve denizden fırlayan yada gökten oraya çakılmış gibi duran küçük kayalığın önünde şanslıysanız fotoğraf çekebilirsiniz. ada ziyareti güzel bir şekilde geçti. daha sonra tekrar bota bindik ve öğle yemeği yemek için oldukça kalabalık olan ve denizin üzerinde yüzen restoranta gittik. burda tura göre yemekler geliyor ve yiyip hemen gidiyorsunuz vaktiniz çok yok. yermekten sonra kanolarla geziye çıktık ve Taylanda geldik geleli ilk kez suya dokunduk. Deniz sakin ve güzeldi. Tur burada sonlandı. geri botlarla ve minibüsle 2 saatlik yolculuk sonunda hostele geri dönerek duş alıp yürüyerek burada biraz alışveriş yaptık. burada satıcının biriyle yaşadığımız olay biraz can sıksada çok üstünde durmadık. Size tavsiyem meyve şeklinde olan ve kokan sabunları çok fazla kurcalamayın. evlatları gibi tutuyorlar. Ayrıca bunları puketten almayın çok pahalı. fazla kurcalarsanız satıcı ile kavga edebilirsiniz. unutmayın burası çok turistik bir yer size her ne kadar sempatiyle baksalar da turiste aşırı doygun durumdadırlar. yine dünkü merkeze inerek dolaşmaya başladık. Burda tiger bara oturarak biramızı içerek günümüzü sonlandırdık. Yarın Ko Phi Phi adasına yolculuk başlıyor.. Dans gösterileri ile gece güzel ve mutlu bitiyor şerefinize :)))
James Bond adasına giderken

Resim yazısı ekle


James Bond adasındaki restorant

james bond adasından...


phukette pazar alışverişi:)
25 TEMMUZ 2014

Ko Phi Phi Don Adasına yolculuk...Yorgun ve uykulu bir güne uyandık. Minibüse bindiğimizde o tatlı sallantıdan ve Puketin o gün dalgalı kıyısını izleyerek uyuyakaldık. Ancak limana geldiğimizde uyandık. Tüm ve gittikçe ağırlaşan eşyalarımızı sırtımıza yükleyerek feribota bindik. Feribot sakin denizde hareket ederken basık bulutlu ama sıcak bir hava hakimdi. Feribot yaklaşık 2 saat denizde seyrettikten sonra Ko Phi Phi Don adasına yaklaştı. İnanılmaz bir manzara tam karşımızdaydı.(2004 depremi sonrası yerle bir olan bölge kendini toprlamış ve turizme tüm gücüyle hizmet vermeye başlamıştır.) (http://asiatravelfish.com/wp-content/uploads/2015/03/20071022-0439352.jpg) linke tıklarsanız, size göre solda kalan yer aday gelen tüm gemilerin konakladığı, turlaın ayrıldığı liman olduğunu, diğer tarafın ise harika bir kumsal olduğunu göreceksiniz. Yalnız bu renkleri görebilmeniz için havanın tamamen açık olması gerekiyor. Feribottan indiğimizde bizi yağmur karşıladı. Ama ne yağmur zannedersiniz ki gökyüzü gerçekten parçalanmış durumda. Adada araba yok. zaten gerekte yok.yine linke tıklarsanız göreceksiniz ki oteller adanın sadece ortasında bulunuyor. Geri kalan vahşi doğa. bizi almak için, gelen kişi çantalarımızı el arabasından büyük bir arabaya koyarak önde o arkada biz yola çıktık. Adanın merkezindeki üstü kapalı hediyelik satan pazardan geçtik, Sokakları dolana dolana en sonunda otelimize geldik.Otelimiz (http://www.booking.com/hotel/th/phi-phi-palms-residence.tr.html) Phi Phi Palm Residence isminde şirin ve güzel bir oteldi. Hemen yukarıya çıkarak eşyalarımızı yerleştirdik. Odanın dışından baktığımızda yağmur süratini arttırmıştı. Benim için o hava o an bulunmaz birşeydi. yağmuru izleyerek bir kaç saat güzel bir uyku çektik. Uyandığımızda yağmur durmuştu. Hemen kalkıp adayı gezmeye başladık. Dar ve parke yollar aşırı kalabalıktı. Her tarafta çeşitli ülkelerden gelmiş insanlar ya alış veriş yapıyorlar, ya barlarda eğleniyorlar dolaşıyorlar. Bu kadar küçük bir alanda bu kadar insan olması inanılmaz birşey. Adanın Liman kesmine doğru gittiğimizde kumsalda yüzlerce insanın olduğunu gördük. Yakından izledediğimzde ise tur teknelerinin (sürat botu) kumsala yanaşarak bir turist kafilesini indirdiğini ve hemen ardından bir diğerini bindirerek yola devam ettiğini gördük. Hiç boşluk yok. Bu insanlar turizme nasıl doymasın...
burasıda diğer yerlere göre biraz pahalı ama yine bizim ülkemize göre oldukça ucuz.Adanın diğer bölümü tamamen kumsal. O saatlerde denize giren pek yoktu. İnanılmaz güzellikteki suyun tadını çıkardık.güneş yoktu ama su sıcacıktı. Etrafın güzel manzarasını izleyerek yüzmek çok güzeldi. Bir ara kıyıya çıkıp oturduk, karşımızda toparlanan yağmur bulutları yavaşça üstümüze geliyordu. İleride yağmur başladı. Düşünün 50 metre ileride bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor ve siz seyrediyorsunuz. Tabi bu çok sürmedi. Yağmur olanca gücü ile üzerimize geldi. hemen koşarak bir yere sığındık ve yağmurun kesilmesini bekledik. Yaklaşık bir saatin sonunda yağmur kesildi.Ama tüm ad sular içinde kalmış gibiydi. Kaçacak pek bir yer yok mutlaka o suyun içinde yürüyeceksiniz ve bizde öyle yaptık.Yürüyerek otelimize geldik. Biraz dinlenmeden sonra akşam yemeği için adada güzel bir yere oturduk.Bir bira eşliğinde akşam yemeği sonrası adayı biraz dolanarak odamıza geldik. Odanın yakınında bulunan dereden yükselen ve muhtemelen kafam kadar olduğunu düşündüğüm kurbağıların çığlıkları ile uyuduk...
Ko Phi Phi Don yolunda

Ko Phi Phi Don uzaktan


Ko Phi Phi Don Kumsal,metrelerce gitsenizde su dizinizi kolay kolay geçmeyecek...

26 TEMMUZ 2014

      Bu gün geç uyandık ve geç bir kahvaltı sonrası yani saat 13.30 gibi tur şirketinin önünde buluşarak limana doğru indik( turu bir gün önce ayarlamıştık).Limanda küçük ve eski görünen alçak bir brandaya sahip bir ve araba motoruna sahip teknemize binerek Ko Phi Phi Don adası etrafındaki yerleri gezmeye ayrıldık. İlk önce Hemen adanın yanında Maymunların bulunduğu bir yere indik.Etrafımızı saran ve insanlara alışkın maymunları izledik. Tur rehberimiz maymunları besleyerek bizim fotoğraf çekmemize olanak sağladı.Adanın sarp ve yalın kayalarının hemen önünde kuyu yeşilliklerin arasındaki bembeyaz kumsalda yaklaşık 10 dakika geçirip tura devam ettik.Bir sonraki durağımız dalış yapacağımız harika yerdi. Yine bir kayalığın yanında dalış yaptık. suyun altı pek görünmesede etrafın manzarasında bu dalışı gerçekleştirmek güzel bir duyguydu. Hemen burada öğle yemeğimiz olan tavuklu sandiviçlerden yedikten donra Maya Bay'e doğru yola çıktık. Tekne bizi Ko Phi Phi Lee adsındaki sığ bir sahilde indirdi. Karşımızdaki kayalıkların arasından kıvrılarak.eğilerek sıkışarak binbir güçlükle yürüye yürüye açıklık bir alana ulaştık.Özellikle daracık bir mağaranın içinden geçmek klostrofobik olmanız sağlayabilir. Bu geçitlerden sonra Maya Bay'e ulaştık.Buradaki plajın enfes görüntüsü( http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g303908-d553587-Reviews-Maya_Bay-Ko_Phi_Phi_Don_Krabi_Province.html) buraya ulaşmak için çektiğiniz tüm sıkıntılara değiyor. Bu plaj ve bu bölge 2000 yılında çekilen Leonardo Di Caprio'nun başrolünde oynadığı THE BEACH (Kumsal) filmi sonrasında ünlendi.(rehberimiz bize bu filmin çekimleri için buranın doğal yapısı ile epey oynandığını ancak Tsunami felaketinden sonra adanın eski haline geldiğini anlatmıştı)  Hava malesef yine bulutlu olduğundan her zaman canlı renklerle gördüğümüz bu adayı bira mat rengiyle izledik. Buna rağmen manzara gayet güzeldi. İki yanı yüksek kayalıklarla çevrili kumsalda epey bir kalabalık vardı. Deniz keyfimiz aralıklı yağmur yüzünden kesiliyordu. Şimdi siz diyeceksiniz e girdiğin su tepene yağan su ancak tepeden aşağıya yağan sık yağmur sizi hem üşütüyor hemde nefes almanızı bile önlüyor. İnanmayacaksınız ama sağanaktan dolayı karada boğulabilirsiniz. Beyaz kumlara sahip bu cennet parçasında herhangi bir otel vs. Bulunmuyor. Otel benzeri bir iki ahşap yapı gördük fakat birilerinin kaldığını düşünmüyorum. Tüm ziyaretler günübirlik ve böyle olması inanın çok iyi doğanın o güzelliği hiç bozulmaz.Burada geçirdiğimiz kısa konaklamanın ardından geri dönüş yoluna girdik. deniz gittikçe kabardığından son durağı es geçerek direk limana yanaştık. Otelde bir rahatlamanın ardından güzel bir akşam yemeği yiyerek biraz daha adayı dolaştık. gezerken bir yerde kartonların üzerinde "Turistlerin" yazdığı gibi görünen Ko Lanta adasınından övgü ile bahseden bir tur acentesine girdik. Acentede saçları iki yandan örgülü bayan bize bu adaya kim gitse memnun kaldığını söyledi. (ada bence de güzel) ancak o kartonlara çok inanmayın bence kadın yazdı...Bu arada biz oradayken başka bir arkadaş tur sormak için içeri girdi fakat ablamız çok sallamadı. Biraz tartışma falan oldu. Adam sinirle oradan ayrıldıktan sonra kadın bize dönerek "Tipini beğenmedim falan dedi" içimden gerçekten oha dedim.. Adam gayet efendi bir şekilde merhaba falan dedi. Ama ablamız fazla turistten dolayı şaşırdığından Turu tipini beğendiğine ayarlıyor... Neyse ablamız çok methettiği Ko Lanta Adası ile ilgili birkaç bilgi vererek bize ayarlama yaptı. (2 kişi 2000 bht=58 usd) Yoksa biz hiç buraya gidecek değildik.Güneydeki son destinasyonumuza doğru yola çıkmadan önce güzel bir gece geçirip odamıza dönüp güzel bir uyku çektik.
Ko Phi Phi Don Sokakları

Tura Başlarken



Rehberimizin cömert ikramları


Maya Beach-Ko Phi Phi Leh

Ko Phi Phi Leh Maya Beachde yağmur

27 TEMMUZ 2014 

Ko Lanta adasına yolculuğa başladık. Phuket ve Ko Phi Phi gibi aşırı turistik adalardan uzaklaşmak benim için mutluluk vericiydi. Evet buraların görülmesi bence de iyi ama fazla vakit geçirmek beni pek açmıyor. Yolculuğumuz yaklaşık 1 saat sürdü. en sonunda limana yanaşarak otelden gelen biri bizi alıp otelimiz olan Kantiang Bay View Resort Otele götürdü.(http://www.tripadvisor.com.tr/Hotel_Review-g303905-d637619-Reviews-Kantiang_Bay_View_Resort-Ko_Lanta_Krabi_Province.html) geldiğimiz yere göre adanın diğer ucu olan oldukça küçük bir kasabada kalacaktık. Yaklaşık 45 dakikakalık bir yolculuk sonunda otelimze vardık. Hemen kendimizi denize attık. Denizi ve kıyısı çok güzel etraf tamamen doğal her yanınız ağaçlık tatlı bir ortamda epey bir vakit yüzdük. Etrafın manzarası anlatılamayacak derecede güzeldi. Tavsiyem bu ülkeye gelenler burayı ziyaret etsin. Çok turistik bir yer değil ama oldukça doğal ve dokunulmamış. Taylanda geldik geleli ilk kez bu kadar az turist gördük. Etrafın tadını çıkarıp biramızı yudumladıktan sonra, malesef yine yağmur başladı. Odamıza geri dönmek zorunda kaldık.Ancak akşam hava yine açınca yemeğimizi otelde deniz kıyısında yedik. Gece deniz yükselmiş, sabah geniş olan kıyı mesafesi çok daralmıştı. Etrafın sessizliğini, otelin barından yayılan hafif müzik bozuyordu. Onun dışında kapkaranlık bir ortamda dalga seslerini dinlemek ve arasıra denizin arasında parlayıp sönen karidesleri izleyerek sabahı bulabilirdiniz. Gece kıyıda biraz yürüyüş yaptık. Ertesi gün için planlar yaparak odamıza döndük. Gece tahta kurularının saldırısına uğrayarak çok rahat olamayan bir gece geçirttik.




resortumuzdan bir manzara





28 TEMMUZ 2014
Kahvaltının ardından yine deniz sefası yaptık. güneş burda aşırı yakıcı olduğundan her yanım yandı ve tüm midemle ilgili sorunlar bugün başladı. Daha sonra otelden bir motor kiralayarak adayı gezmeye çıktık. Ko Lanta Old Town'a inmek için gittiğimiz yol oldukça güzeldi. Bu arada bugün Ramazan Bayramı oluşu dolayısı ile hemen her yer kapalıydı.( Bu arda bu adada önemli bir oranda müslüman nüfus yaşamakta )Adanın genelindeki sessizlik burada daha da bir derinden hissediliyor. Hemen deniz kıyısında bulunan Old Town tek bir cadde üzerine dizilmiş ev ve restorantlardan ibaretti. Bizde beğendiğimiz bir yere oturarak yemek yedik. Adada genelde motor kullanımı yaygın hemen herkes motorlu çoluk-çocuk erkek kadın genç yaşlı. Adanın doğal görüntüsü gerçekten korunması gerekiyor. Denizin kıyısından akan asfalt yolu izleyerek tüm yeri gezmek zevk verici bir duygu.Buraya gelişinizde bir motor kiralayarak ( günlüğü 150 baht= 4 usd) ( günlük yakıt 70 Baht = 1.5 usd )  gayet güzel bir gün geçirebilirsiniz. İstediğiniz plajda durarak denizin tadını çıkarabilirsiniz. Takip ettiğiniz yollarda içerisine nakit para koyarak benzin alabileceğiniz otomatlar var. Çok pratik ve güzel. Gece otele dönüşte hemen otelimizin girişinde bulunan tur şirketinden yarınki turumuzu ayarlayarak otele geri döndük.
Resim yazısı ekle

Ko-Lanta Adası

Benzin İstasyonları




Bayram Ziyaretindeki Çocuklar.



Ko Lanta Old Town 
29 TEMMUZ 2014 
Muhtemel güneş çarpmasından dolayı çok kötü hasta oldum. Size tavsiyem saat kaç olursa olsun güneşte çok durmayın. Çok pis çarpar...:) Sabah, turu ayarladığımız yerden bizi alan tur şirketinin minibüsü ile ilk gün geldiğimiz limana geri döndük. Deniz dalgalarla karşılamıştı bizi. Eşimin midesi bozuldu. Ancak bir müddet sonra denizin düzelmesi ile ile bir ada kenarında denize girdik. Manzarası çok güzeldi. denizin arasından yükselen kayalıkların,arasından fışkıran yemyeşil ağaçlar ve turkuaz rengi bir su.Tekrar gemiye binerek farklı bir adaya gittik. Ancak eşim daha fazla dayanamadığından Öğlen yemek için duracağımız adaya bizi bırakarak tekne yola devam etti. Küçük kumsala sahip bu  adada oturup biraz kendimize geldik. Tabi bir anda her yanımız tur tekneleri ile doldu. Çünkü burası tur yapana tüm teknelerin konakladığı bir yer. Bu adada öğle yemeği sonrasında salla sallana geri dönüş yoluna başladık. Dönüşte kısa bir duraklama yaparak çok güzel bir yerde suya girdik ve liman döndük.Limanda van bir araca binerek otelimize geri dönüş yaptık. 






30 TEMMUZ 2014
Ko Lanta maceramızın son günü aşkımın isteği üzerine motor kiralayarak,Old Town civarında geçti. burada çok sevdiği hobisi için epey bir fotoğraf çekti. Yaklaşık 2 saat ilkokulda fotoğraf çektik ve oldukça mutlu bir şekilde oradan ayrıldık. Güneş bizim gitmemizi bekliyor gibi hava tamamen açıktı. Son hazırlığımızı da yaparak otobüse bindik. Otobüs bizi Ko Lanta üzerinden Krabi Havalimanına götürecekti. Buradan uçağa binerek Bangkoka geri dönecektik. Otobüs, iki kez yüzer ve hareketli köprüye binerek bizi ana karaya götürdü. Uçağımızın kalkışına az zaman kala havalimanına giriş yaparak Bangkoka uçtuk. Do Mueang Hava limanına iniş yaparak bir tren aldık. uzun bir tren yolculuğu ardından taksi ile (200 baht) otelimize geldik. Chern Otel oldukça güzel. Merkeze uzak gibi ama çok yakın yaklaşık 7-8 dakika uzaklığında Khaosan Road. Oldukça temiz ve güzel. (http://www.booking.com/hotel/th/chern.tr.html?aid=318670;label=chern-D_JkM%2AfxB9bV%2AFEUfh5B9gS38555299927%3Apl%3Ata%3Ap1%3Ap2%3Aac%3Aap1t1%3Aneg;sid=83c02e9b56b5d09b15d49412978a4887;dcid=4;dist=0;srfid=cbd3cd29b455cad4e6bc55ffc3e0c66a58f2068dX1;type=total;ucfs=1&) burada kalmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Hiç pişman olmazsınız.Bununla birlikte güler yüzlü bir hizmet. Biz tatilin sonunda bu yerle karşılaştık keşke ilk geldiğimizde de burada kalsaydık...Odaya yerleşip hemen Taylanddaki China Town (http://www.tripadvisor.com.tr/Attraction_Review-g293916-d447272-Reviews-Chinatown_Bangkok-Bangkok.html) a indik. Geece ışıklarıyla daha bir hareketli. Yiyecek satan oldukça fazla yer var. Bir çok ürün, bir çok yerel yiyecekler, şeker vs. satan yerler var. Mutlaka burayı ziyaret edin. gezmesi yemesi ve hediyelik alınması gereken yerlerden.
Ko Lantanın güzel Çocukları...

31 TEMMUZ 2014
Alışveriş günü... gün oldukça erken başladı. Kahvaltının hemen ardından terzileri gezmeye başladık. Bunun için öyle zorlanmazsınız emin olun bir taksiye ya d tuk tuka söyleyin bir yere mutlaka sizi götürür ancak şunu ekleyim bu terziler bizim için bile pahalı. Bu durumundan dolayı geri Thao sana geri dönerek burada epey bir alışveriş yaptık. Hediyelik ve ev aksesuarları için fiyatlar oldukça uygun. Burda nerdeyse her yere girip çıktık. Ayrıca masaj da yaptırdık. Alış veriş sonunda otele döndük yarın son günümüz ve ayrılıyoruz...



01 AĞUSTOS 2014 
Taylanddaki son günümüz biraz buruk geçti. buradan ayrılacak olmamızın verdiği bir hüzün vardı. yaklaşık 21 gün süren tatilimizde bir çok güzel şey yaşadık. Birçok güzel yerde bulunduk. Son günümüzde Bangkok saray ve tapınaklarını gezerek sonlandırdık. Bu ülke herşeyi ile çok güzel sabahtan akşama ordan sabaha kadar asla durmadan yapabileceğiniz o kadar çok şey varki... Burada gezeceğiniz yerler saymakla bitmez. Tek sınır kendiniz hiç bir zaman usanmadan bıkmadan her yerini karış karış gezebilirsiniz. Fiyat açısından oldukça ucuz bir ülkeydi birçok şeyi oldukça ucuza satın alabilir, ihtiyaçlarınızı çok daha azını ödeyerek karşılayabilirsiniz. 
Bu gün bir çok tapınak ve sarayı gezdik. Kalabalık biraz bunaltıcıydı. Özellikle saray ziyaretinde epey bir kuyruk bekledik. Özellikle buraya yapacağınız ziyareti pantolon ve uzun kollu bir kıyayetle yapın. Yoksa zorla size verileni giymek zorunda kalıyorsunuz. İçeriye bu kıyafet kuralına girmeden ziyaret etmek yasak. Elinizde Lonley Planet'in Tayland Kitabı ile seyahat ederseniz, bu bölgede bir çok gezilecek yer olduğunu görürsünüz. 
    Bu ülke mutlaka gidip gezilecek ülkelerin içerisinde ilk 10 da... bir sırt çantası size yetecek tek sınır sizsiniz unutmayın...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder